Sorunlarınızı dinlemek ve birlikte çözüm bulmak için buradayız.
paylaş :

Çocuklarda Öğrenme Güçlüğü Nedir?

Öğrenme Güçlüğü

Öğrenme güçlüğü, çocuğun normal veya normalin üzerinde zeka seviyesine sahip olmasına rağmen, bulunduğu eğitim düzeyinde akademik bilgilerin sınıfın gerisinde kalması ve beklenen performansı yakalamakta zorluk yaşaması olarak tanımlanır.

Öğrenme bozukluğu tanısı almış çocuklar, akademik ilgiden uzak, öğrenmekten zevk almayan ve düşünceye yatırım yapmayan özellikler ile karakterize edilir. Öğrenme bozukluğunun bilişsel ve nörolojik kökenli bir bozukluk olduğunu öne süren görüşler bulunsa da yapılan nörolojik çalışmalar ve beyin görüntüleme yöntemlerinin öğreneme bozukluğunu anlamakta kullanılamayacağını ortaya koymaktadır. Bu nedenle öğrenme bozukluğunda beyindeki yapısal bir hasardan söz etmek mümkün değildir (Smith, 1991; Ayers & Torres, 1967; Coles, 1987).

Bilişsel açıklamalar, öğrenmede meydana gelen bozulmaları; uyaranların işlenmesi ve kaydedilmesinde zorluk, duyusal ve algısal süreçlerde eksiklik, kısa süreli bellek, görsel ve işitsel uyaranların işlenmesinde zorluk yaşanması şeklinde tanımlasa da ancak öğrenme bozukluğunda var olan bilişsel süreçlerdeki bozulmaların sebebini yeterince açıklamamaktadır.

Öğrenme güçlüğü, bilişsel ve nörolojik kaynaklı sorunların yol açtığı bir bozukluktan ziyade, öğrenmenin gerçekleşmesinin ardında psikolojik nedenlerin varlığı söz konusudur. Analitik perspektiften öğrenme bozukluğuna bakacak olursa,

Öğrenme Güçlüğü Sebepleri;

Nüfuz edici anne imgesi; çocuğa alan tanımayan çocuğun düşünmesine ve öğrenmesine fırsat vermeden her ihtiyacını karşılayan ebeveyn imgesidir. Bu durum çocuğun iç dünyasında yoğun kaygı yaratır ve çocuğun soyut/somut alanının gelişmesini engeller veya iç dünyasındaki kaygıdan kaçınmak için sürekli olarak harekete (hiperaktif) geçebilir. Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için çocuğun anneden ayrışabilmesi, bağımsız ve özerk hissetmesi gerekir. Bu durum gerçekleşmediğinde sadece annenin varlığı ile düşünebilen, öğrenme gibi yalnız yapılması ve dikkatin yoğunlaştırılması gereken faaliyetler imkansız hale gelir.

Kayıp anne imgesi; Çocuğun saldırgan davranışları karşısında çok çabuk çöken, yıkılan ve sağlam duramayan annenin varlığıdır. Bu durumda çocuk, çok çabuk yıkılan, çöken yani kayıp anne imgesini içselleştirir. Sağlam ebeveyn eksikliğinin yarattığı kayıp endişesi ve boşluk hissi, öğrenme alanında da boşluk ve kopukluklara neden olur. Sağlam ve güven veren sürekli bir anne imgesinin eksikliği çocuğun öğrenmede güçlük yaşaması ile yakından ilintilidir.

Kapsayıcı işlevlerin eksikliği; Erken dönemde anne, bebeğin istek ve düşüncelerinin farkına varmakta zorluk yaşadıysa, kapsayıcı işlevleri yerine getiremeyen anne ile özdeşim kuran bebeğin, kendi duygu, istek ve düşüneceklerinin farkına varması güçtür. Bu durum öğrenmenin temelini oluşturan soyutlama yapabilme becerisi ve simgeleştirme kapasitesi önünde bir engel oluşturur. Çocuğun simgeleştiremediği durumlarda düşüncede boşluk ve düşünme-öğrenme kapasitesinde yetersizlik meydana gelir.

Öğrenme Güçlüğünün Belirtileri Nelerdir?

  • Okumayı öğrenmede gecikme, yavaş ve yanlış okuma
  • Okuduğunu anlayamama, okurken satır atlama ve yerini kaybetme
  • Yazı yazmada gecikme ve isteksizlik, harflerin yerini karıştırma (b-d, m-n,)
  • Sözcükleri ters çevirme (Ev-ve, en-ne, için-niçin)
  • İşitsel algı sorunları (bavul yerine davul, sopa yerine soba algılama)
  • Peş peşe yönerge almakta zorluk
  • Gün, ay, yıl kavramlarını karıştırma
  • Saat, çarpım tablosu ve matematiksel işlemleri öğrenmede zorluk
  • Sıraya koyma ve organizasyon becerisinde eksiklikler
  • Mekansal ve uzaysal algılama zorluk, yer-yön, sağ-sol kavramını ayırt etmekte zorluk
  • Öykülerin başını sonunu ve ortasını karıştırma
  • Dikkat, konsantrasyon eksikliği
  • Arkadaş ilişkilerinde uyum problemi
  • Yeni kazanılan bilgilerin, eski bilgiyle arasında bağlantı kurmakta zorluk
  • Yoğun sakarlık davranışı, motor becerilerin zayıflık (makas kullanma, çatak-kaşık, kalem tutma)

Aileler Ne Yapabilir?

  • Çocuğun öğrenme sürecinin ağır olması ve başarısızlığından dolayı çocuğu suçlu hissettirmemelidir
  • Çocuğun güçlü ve güçsüz noktaları fak edilip ona göre desteklenmelidir
  • Okul ve öğretmenleri bu konuda bilgilendirerek işbirliği içinde olmalıdır.
  • Yapabildiği basit işlerde çocuğu cesaretlendirerek zor işler içi n teşvik etmelidir.
  • Kavramalarını kolaylaştırmak için yaparak, yaşayarak öğrenme tekniği ile evde eğitimsel çalışmalar pekiştirilmelidir.
  • Psikoeğitim dışında yaşanılan özgüven ve dikkat eksikliği, depresyon gibi konularda da bir uzmandan destek almalıdır.

Ne Zaman Uzman Desteği Gerekir?

  • Çocuk ders çalışmakta zorlanıyor ve kaçınıyorsa
  • Okula gitmekte isteksizlik ve kaçınma davranışı mevcutsa
  • Konuşma ve öğrenme becerilerinde gecikmeler yaşanıyorsa
  • Sosyal becerilerinde eksiklik ve düşük benlik algısı gözlemleniyorsa
  • Yer-yön algısı ve genel koordinasyonun bozulmalar görülüyorsa

Klinik Psikolog Sinem Akgül

paylaş :